22 Mar 2024

Prof. Dr. Tolga Görüm ile “Deprem Kaynaklı Heyelan Tehlikesi” Üzerine Söyleşi

Prof. Dr. Tolga Görüm, yürütücülüğünü üstlendiği “deprem sonrası heyelan tehlikesinin izlenmesi”ne yönelik bilimsel projeyle ilgili bilinmeyenleri anlattı.

Haber: İTÜ Medya ve İletişim Ofisi

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü öğretim üyemiz Prof. Dr. Tolga Görüm, yürütücülüğünü üstlendiği “deprem sonrası heyelan tehlikesinin izlenmesi”ne yönelik bilimsel projeyle ilgili İTÜ Medya ve İletişim Ofisi Haber Editörü Ömer Fatih Andı’nın sorularını cevapladı.

Yürütücülüğünü üstlendiğiniz “Post-earthquake Monitoring of Seismically-induced chains of Landslide Hazards (SHAKEN) for Protection of Critical Sites and Infrastructure” başlıklı NATO SPS projesinin kapsamı ve içeriği hakkında bilgi verebilir misiniz? 

Depremler, heyelanların ana tetikleyicilerinden biri olarak bilinmekte ve dağ kuşaklarının oluşumundaki itici güç olarak kabul edilmektedir. Engebeli ve dağlık arazilerde meydana gelen orta ve büyük ölçekli depremler, çok kısa bir süre içinde, sayıları birkaç yüzden binlere kadar ulaşabilen farklı tip ve büyüklükte heyelanları tetikleyebilmektedir. Depremlerin anlık etkilerine kıyasla, bu heyelanların etkileri birkaç on yıl sürebilmektedir. Bu yönüyle, proje “kaskat (ardışık) tehlikeler” olarak adlandırılan büyük depremleri takiben yoğunlaşan jeomorfik aktiviteyi incelemekte ve özellikle yamaçlarda hem kütle hareketlerine hem de çizgisel aşınıma bağlı erozyonel süreçlerdeki ani değişimleri ve bu değişimlerin beraberinde getirdiği daha ileri tehlike potansiyellerini incelemektedir.

Depreme dayalı heyelan riskinin tespit ve takip süreci nasıl gerçekleştiriliyor? Bu süreçte hangi bilimsel disiplinlerden ve teknolojilerden yararlanılıyor?

Bu proje kapsamında şu ana kadar 5000 adet depremin tetiklediği heyelanları haritaladık. Bu haritalama sürecinde, ekip olarak çok yüksek çözünürlüklü hava fotoğrafları, uydu görüntüleri ve İHA görüntülerinden faydalandık. Bu deprem özelinde hazırladığımız olay envanteri ile geçmiş ve günümüz olaylarını anlayarak, gelecekte gerçekleşebilecek olayları makine öğrenmesi gibi yöntemlerle inceliyor ve modelliyoruz. Özellikle projenin ana yaklaşımı, büyük ve kritik yapıları tehdit eden heyelanlara ilişkin deformasyonları InSAR gibi teknolojiler ile belirleyerek, bu verilerden üretilen zaman serilerini hava gözlem modelleriyle karşılaştırmak ve daha sonra deformasyona ilişkin olası hızları hava tahmin modellerini temel alarak tahmin edebilmektir.

Depremin tetiklediği heyelanlar, afet bölgesini nasıl etkiliyor? “6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri” örneği üzerinden açıklayabilir misiniz?

6 Şubat 2023 Depremleri ile tetiklenen yaklaşık 5000 heyelanın, bu bölgedeki yurttaşlarımızı ve ülkemizi ekonomik yönden etkileyen yapılar için doğrudan ve dolaylı etkileri oldu. Doğrudan etkiler kapsamında, bu heyelanlar yaklaşık olarak 100’den fazla yurttaşımızın yaşamını yitirmesine neden oldu. Kara ve demiryolu gibi ulaşım arterlerini etkileyerek arama kurtarma çalışmalarını, özellikle dağlık alanlarda güçleştirdi. Bunun yanı sıra tarımsal alanlara zarar verdi. Dolaylı ve gelecekte gözlenebilecek etkileri açısından, deprem sonrası heyelanlarla oluşan heyelan set göllerinin yıkılması durumunda oluşturacağı sel ve taşkınlar, bölgede halen devam eden bir tehlike olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı sıra, heyelanlar sonrası açığa çıkan yamaç molozlarının izleyen dönemdeki ekstrem yağışlarla harekete geçmesi sonucunda Adıyaman ve Urfa gibi alanlarda meydana gelen ve 23 kişinin ölümüne yol açan moloz akımları, bu depremin dolaylı etkileri arasında yer almaktadır. Hidroelektrik baraj rezervuarlarındaki siltasyondan tutun da kayısı, antepfıstığı, badem gibi tarımsal ürünlere verdiği zararlar, ekonomik kayıplar açısından boyutları bilinmeyen çok önemli dolaylı kayıplar olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bunları da proje süresince farklı yüksek lisans ve doktora tezleri ile incelemeyi hedefliyoruz.

Depreme dayalı heyelan riski olan bölgelerin erken tespiti ve incelenmesi niçin önemlidir? Doğal afetlerle mücadelede bizlere hangi yönlerden fayda sağlar?

Deprem sonrası dönemde heyelana daha duyarlı hale gelen yamaçların belirlenmesi; yerleşim alanları (kalıcı ve geçici), hidroelektrik santralleri ve barajlar, kamu binaları ve altyapı tesisleri gibi kritik yapılara ilişkin risklerin değerlendirilmesi projenin önceliğidir. Bu alanlarda olası risklerin azaltılması ve günümüz uzaktan algılama teknolojileriyle süreçlerden öğrenerek yapacağımız modeller, birer erken uyarı sistemi biçiminde kullanılarak afete karşı dirençliliğimizi arttıracaktır.

Tespit edilen heyelan riski yüksek alanlarda hem depremin hem de heyelanın etkilerini azaltmak için hangi önlemlerin alınması gerekir? 

Özellikle uzaktan algılama teknolojisi ile çok hızlı ilerleme kaydettiğimiz yapay zekâ ve öğrenme yaklaşımları, deprem sonrası belirlenen alanların izlenmesi için önemlidir. Bu izleme sürecinde, bir alanın zamana bağlı deformasyonu ve gelecekte oluşturacağı tehlikenin evrimine göre (örneğin, heyelan tipi bakımından kayma sonucu açığa çıkan yamaç molozunun, aşırı yağışlarla yine başka bir heyelan tipi olan moloz akmasına dönüşmesi gibi) süreç temelli bir performans değerlendirilmesi yapılması gerekmektedir.

Öncelikle, alanında uzman ve deneyimli kişilerden oluşan çok disiplinli araştırmacılar, oluşan süreci tüm boyutlarıyla anladıktan sonra olası modelleri geliştirmeli ve mevcut heyelanların yanı sıra gelecekte gelişebilecek heyelanlar için de kestirim modellerini ortaya koymalıdır. Etkin risk azaltma ve planlama yaklaşımları ancak bu şekilde sağlanabilir. Örneğin, çok yaygın bir kanı olarak zemin bakımından alüvyon kalınlığının potansiyel olarak yüksek olduğu ova tabanlarından anakayadan oluşan dağlık alanlara doğru yerleşimlerin konuşlandırılması ve bunun plansızca tek disiplin öngörüsüyle belirlenmesi, sizi heyelan gibi başka bir tehlikeye maruz bırakabilir. Bu bakımdan hem deprem hem de heyelan tehlikesi ve risk değerlendirmesi çok disiplinli bir konudur ve ülkemizde daha bütünsel bir yaklaşımla ele alınmalıdır.

 

İTÜ Ayazağa Kampüsü

Rektörlük Binası Maslak-Sarıyer / İstanbul

İTÜ Ayazağa Kampüsü Telefon

0212 285 30 30 (40 Hat)

İTÜ Ayazağa Kampüsü Fax

0212 285 29 10

İTÜ